Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem'in Hindistan Delhi'deki Cuma Mescidi'nde bulunan Kutsal Emânetler’inin bekçilerinden Seyyid Ahrâz Ahmet el-‘Âmirî Efendi, Cübbeli Ahmet Hocaefendi'yi hânesinde ziyâret etti.
Kutsal Emânetler, Osmanlılardan Timurlenk'e, Timurlenk'den Şâh Cihân'a, Şâh Cihân'dan da bu âileye intikâl etmiştir. Bu âile, Şâh Cihân'ın emânetleri ehline teslîm etmek için Medîne-i Münevvere'den davet ettiği Seyyid Muhammed Arap Hazretleri'nin torunlarıdır. Timur'un Osmanlılardan ele geçirip Hindistan'a götürdüğü Kutsal Emânetler hâlen bu âilede olup babaları Seyyid Vakâr Ahmet Hazretleri, Cübbeli Ahmet Hocaefendi ve cemaati ile son Hindistan ziyâretinde ilgilenip alâkadâr olmuştur.
Cübbeli Ahmet Hocaefendi iki hafta kadar evvel Medîne-i Münevvere’de bulunduğu sırada berâberinde gelen umrecilere sohbet ettikten sonra yanına gelen Mehmet DEMİR Hocaefendi kendisine, “Mekke-i Mükerreme’den ayrılacağı gece rüyada Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’i gördüğünü, Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’in: ‘Ahmet için bir hediye yapacağım’ buyurduğunu, o da: ‘Efendim! Siz kendiniz niye bunu bildirmiyorsunuz da benimle haber gönderiyorsunuz?’ deyince Mahmud Efendi Hazretleri’nin yan taraftan: ‘Ahmet çok bedel ödedi, çok sıkıntı çekti, bir hediye münâsib gördük’” dediğini nakledince çok sevinmişti. Fakat bu hediyenin ne olduğunu anlayamamıştı.
Hocaefendi bu hususta bir ta‘bîrin zuhûrunu beklerken; Medîne-i Münevvere’den döndükten birkaç gün sonra Hindistan’da bulunan Seyyid Ahrâz Efendi’nin: ‘Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’in Cübbe-i Şerîfesi’nden bir parça Hocamıza hediye olarak getireceğiz!’ diye haber gönderdiğini duyunca rüyânın ta‘bîrini anlamıştı. İşte bugün hamdolsun bu müjdeye nâil oldu.
Seyyid Ahrâz Ahmet el-Âmirî Efendi, Cübbeli Ahmet Hoca Efendi'ye Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’in Cübbe-i Şerîfesi’nden bir parça, ayrıca Mescid-i Nebevî’nin Osmanlı dönemindeki anahtarlarından bir de anahtar kendisine hediye getirdi.
Hocaefendi, anahtarı da Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’in huzûrunda son olarak okuduğu Salât-ı Fâtih Sîğası’nın bir bereketi olarak ta‘bîr etti ki Salât-ı Fâtih, Rasûlüllâh Sallellâhu ‘Aleyhi ve Sellem’in kilitli şeyleri açması ile alâkalı vasfını içeren bir salât-ı şerîfedir. Dolayısıyla bu anahtarın da kendisine intikâli hakkında; bundan sonra müşkillerin çözülüp ehl-i bid‘at’e karşı kilitlerin açılacağına ve Ehl-i Sünnet’e kuvvet geleceğine dâir güzel bir tefâülde bulundu.
Hindistan Yeni Delhi’deki Kutsal Emânetlerin Muhâfaza Edildiği Cuma Mescidi’ndeki Ğurfe-i Seâdet