MENÜ

ZİYARETLER

Cübbeli Ahmet Hocaefendi, Şems-i Bitlîsî Hazretleri'nin Kabr-i Şerîfini Ziyâret Etti
Bitlis
31 Ağustos 2018
0 yorum
Cübbeli Ahmet Hocaefendi, Şems-i Bitlîsî Hazretleri'nin Kabr-i Şerîfini Ziyâret Etti

Şems-i Bitlîsî Hazretleri

Şems-i Bitlîsî Kuddise Sırruhû; Abbasi soyundan gelen bir aileye dayanmaktadır. Kadiri Tarikatı silsilesinde yazılı olanlardan anladığımız kadarıyla, tanınmış İslâm öncülerinden ve Kureyş kabilesinden Ebü’l Hasan Ali ibni Muhammed ibni Mevlânâ Yusuf Hazretleri Kuddise Sırruhû’nun torunlarından olan ve “İkinci Ali” olarak bilinen Şemseddin Ali Kuddise Sırruhû; Anadolu’ya göç ederek Hakkari’nin Şatak ilçesine yerleştirmiştir.

Bu Zâtın torunlarından olan ve “Bitlis’in Güneşi” olarak daha sonra bilinen Şems-i Bitlîsî 1715 tarihinde Bitlis’in Kızılcami mahallesinde dünyaya gelmiş, babası Abdulğafûr tarafından kendisine “övülmüş” manasına gelen Mahmud ismi verilmiştir.

Şems-i Bitlîsî Hazretleri 7 yaşına geldiğinde Kur’an’ı Kerîm’i ezberlemiş daha sonra Arapça ve Farsça lisanlarına vakıf olmuştur. Bu sırada ağabeyi Hasan Hocanın sohbetlerinde bulunmuş tasavvuf yolunda birçok merhaleler kazanmış ve “alifibillah” seviyesine ulaşmıştır. Evvelce Kadirilikten mücaz olan Şems-i Bitlîsî Hazretleri bir müddet sonra Bağdat’a giderek Şeyh Ahmed-i Şerîf Hazretlerinden Nakşi Tarikatı icazeti almıştır.

Şems-i Bitlîsî Hazretleri, haksızlığa uğrayanların yanında alan ve zalimlerin karşısına dikilen biri olmakla tanınmıştır.

Hicri 1202 yılının Ramazan ayında vefat edeceğini anlamış. Vefatından bir gün önce, Kuşcuzade Osmanağa Camii’nde cemaatle kılınan namazdan sonra, her zaman yaptığı gibi iki cüz hatm-i şerîfi okuduğu sırada cezbe durumuna girerek geleceğe ilişkin bazı haberler vermiş fakat halk onun kendileriyle vedalaştığını anlayamamıştı. Akşam vakti başlayan sohbet sabah namazını kılana kadar sürmüştü.

Daha sonra hanesine giderek; “Ey ehli hane! Yedik içtik, Allâh-u Teâlâ berekâtını versin. Sizleri Mevla’ya emanet verdim. Sizler de bize helal buyurunuz. Şayet yarınki gece işbu bahçeye gelemedik ise, bir güzelce tatlıca şirin helva pişirip bize gönderiniz.” buyurur.

Ramazan ayının 12. Günü (19 Haziran 1788), yeni doğan güneşin ilk şıkları Bitlis’i aydınlatırken, “Bitlis’in Güneşi” bu yüce kişi de 73 yıllık ömrünü noktalıyor ve Bitlis’in ufkundan Allah’ın rahmetine intikal ediyordu.

Evvelce haber verdiği gibi Şems-i Bitlîsî’nin vefatından tam onbir gün sonra, Ramazan’ın 23. Günü (30 Haziran 1788) bu kez Şems-i Bitlîsî’nin en yakın dostu Hacı Hasan Şirvani Allah’ın rahmetine kavuşuyordu. Arka arkaya yitirilen bu büyük mürşitlerin nasıl bir gönül eri oldukları, “arifibillah” birer Allah velisi oldukları daha iyi anlaşılıyordu. “Ölmeden önce ölmenin” sırrına varanlar, hayatta iken sevgiyle girdikleri gönüllerde şimdi öldükten sonra da sultan kalınabileceğini gösteriyorlardı.

“Marifetname” adlı eseri ile ün kazanmış olan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de Şems-i Bitlîsî’nin büyük değer verdiği dostlarından birisidir. İslam bilimlerinin yanı sıra özellikle astronomi, matematik ve tasavvufta yetkin bir bilgin ve büyük bir veli olan İbrahim Hakkı (1703-1780) Hazretleri, Erzurum’dan Tillo’ya gidiş gelişlerinde genellikle Bitlis’te mola verir, dinlenirdi. Bu arada Bitlis’teki dostları ve gönüldaşları ile görüşür, sohbet ederdi.

Allâh-u Teâlâ kabirlerini nur eylesin, cümlemizi şefaatlerine nâil eylesin. Âmîn!

Bitlis Erenleri 2. Cilt 105-113

Cübbeli Ahmet Hocaefendi, Şems-i Bitlîsî Hazretleri'nin Kabr-i Şerîfini Ziyâret Etti

YORUM YAZ
PAYLAŞ
KULLANICI YORUMLARI
  • İlk Yorum Yapan Siz Olun!
YORUM YAZ