MENÜ

Kıyamet Alametleri
01 Nisan 2021
Kıyamet Alametleri 62. Ders (Bu anlatılanlar gerçekleşmeden Mehdî çıkmayacak! 3. Bölüm)

Bu anlatılanlar gerçekleşmeden Hazreti Mehdî çıkmayacak! Mutlaka dinleyelim dinletelim!

 

HAZRET-İ MEHDÎ’NİN ÇIKACAĞI DÖNEMİN BÂZI ÖZELLİKLERİ

21) Ali (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır:

       “Kıyâmet yaklaştığı zaman bedenler kendilerine ulaşan bir zarar sebebiyle öldüğü gibi müminlerin kalpleri de öldüğü vakit, şiddet, açlık ve katliâm baş gösterecek, büyük fitneler ve musîbetler ardarda gelecek, emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker de terk edilecektir.

İşte o zaman Allâh, öldürülmüş sünnetleri (ismi) Muhammed ibn-i Abdillâh olan Mehdî ile diriltecektir.

Onun adâleti ve bereketi sâyesinde müminlerin kalpleri sevinecektir. Acemlerden bâzı fırkalar ve Araplardan bir takım kabîleler ona ülfet gösterecektir.” (Ali el-Müttakî, Kitâbu’l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri’z-zemân, no:157, 2/699)

22) Çıkışından önce bütün haramların helal görüleceği bir fitne kopacak, sonra o yeryüzünün en hayırlısı olarak evinde otururken hilâfet ona gelecektir.

23) Onun zamanında yeryüzü sütunlar gibi büyük altın mâdenlerini dışarı çıkaracaktır. Nitekim Abdullâh ibn-i Mesʽûd (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir:

“Gerçekten bu din tamamlanmıştır, fakat sonunda yine noksanlaşacaktır. Bunun da emâresi; rahim (akraba ilişki)lerin(in) kesilmesi, haksız yollarla mal edinilmesi, kanlar dökülmesi, karabet sahibi biri akrabasından bir şey istediği halde ona bir şey vermemesi, bir dilenci ne kadar dolaşsa da eline birşey konmamasıdır.

İşte tam o sırada yeryüzü inek gibi bir ses çıkaracak ve o zaman her insan kendi yakınındaki toprağın bağırdığını sanacaktır.

İnsanlar bu haldeyken birden yeryüzü altın ve gümüş madenlerinden oluşan ciğer parelerini dışarı atacaktır. Artık ondan sonra ne altın ne de gümüş hiçbir şeye yaramayacaktır.” (İbn-i Ebî Şeybe, Berzencî, el-İşâʽa li eşrâti’s-sâʽah, sh:241)

24) Bir mâdende batma olacaktır. Nitekim İbn-i Ömer ve Ali (Radıyallâhu Anhüm) şöyle anlatmışlardır:

“(Âhir zamanda) farklı mâdenler çıkartılacak. Bir mâden Hicaz’a yakın olacak, insanların en şerlileri ona gelecek. O mâdenin adı Firavun olacak ve insanlar orada çalışma yaparken birden altın mâdeniyle karşılaşacaklar. Onun îmâli kendilerini memnun ettiği bir anda o mâden onlarla birlikte batırılacak.

Sonra Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Ehli Beyt’inden bir adam çıkacak, Allâh-u Te‛âlâ onun eliyle insanların işlerini yoluna koyacaktır.” (Hâkim, el-Müstedrek, no:8415, 4/505, Nuʽ aym ibn-i Hammâd, el-Fiten, no:1694, 2/611, Berzencî, el-İşâʽa, sh:241, Ali el-Müttakî, Kitâbu’l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri’z-zemân, no:118, sh:643)

25) Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân) yönetimi ele almayı istemediği halde muharrem ayında kendisine bîat edilecek hattâ o zamanın büyükleri tarafından ölümle tehdit edilerek zorla başa geçirilecektir.

Nitekim İbn-i Mesʽûd (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân) çıkmadan önce ticaret yolları kapanacak ve fitneler çoğalacaktır. Farklı memleketlerden yedi âlim birbiriyle anlaşmaları söz konusu olmaksızın Mehdî arayışına çıkacaklar ve onlardan her birine üçyüzon küsur kişi bîat edecek.

Sonra onlar Mekke’de karşılaşacaklar ve birbirlerine Mekke’ye geliş nedenlerini soracaklar, hepsi de:

‘Biz o adamı aramaya geldik ki, fitneler onun elinde yatışacaktır ve Roma fethi ona nasip olacaktır. Biz onu kendi adıyla, babasının ve annesinin isimleriyle tanımaktayız. Ordusu da Mekke’dedir’ diyecekler.

İşte bu yedi âlim onu ararken Mekke’de bulacaklar, kendisine: ‘Sen felan oğlu felansın’ diyecekler, o ise: ‘Hayır ben ensardan biriyim’ diyerek onların elinden kurtulacak.

Sonra onlar bu gördükleri kişiyi tanıyan bilen kimselere anlattıklarında:

‘O sizin aradığınız kişidir, şimdi Medîne’ ye gitti’ cevâbını alacaklar ve onun peşine düşecekler.

Onlar Medîne’ye vardığında o tekrar Mekke’ye dönmüş olacak. Onlar geri döndüklerinde onu Mekke’de bulacaklar ve:

‘Sen felan oğlu felansın, annen felan kızı felan, sende şu şu alâmetler var, bizden bir kere kaçtın ama şimdi elini uzat da sana bîat edelim. Eğer elini uzatmazsan günahımız senin üzerine olsun, kanlarımız senin boynunda kalsın. İşte Süfyânî’nin ordusu bizim peşimize düştü’ diyecekler.

O da Hacerü’l-Esved ile Makām-ı İbrâhîm arasına oturup elini uzatacak, böylece kendisine bîat başlayacak.

O zaman Allâh onun sevgisini insanların kalplerine atacak. Böylece o, gündüz aslan, gece ise (çok ibâdet eden) ruhban olan bir toplulukla beraber harekete geçecek.” (Ali el-Müttakî, Kitâbu’l-Burhân, no:170, 2/729) 

26) Nefs-i Zekiyye katledilecektir.

       İmâm-ı Mücâhid (Radıyallâhu Anh) bir sahâbîden naklen şöyle anlatmıştır:

       “Nefs-i Zekiyye (lakabında Ehl-i Beyt’ten mübârek bir zat) şehid edildiği zaman göktekiler ve yerdekiler gazaba gelir. O zaman insanlar Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân)a gelerek, düğün gecesi gelin kocasına hazırlandığı gibi onu mehdîliğini îlan etmeye hazırlarlar.” (İbn-i Ebî Şeybe, el-Musannef, 15/199, Ali el-Müttakî, Kitâbu’l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri’z-zemân, no:121, 2/646, Berzencî, el-İşâʽa li eşrâti’s-sâʽah, sh:239)

       Ammâr ibn-i Yâsir (Radıyallâhu Anh) şöyle demiştir:

       “Nefs-i Zekiyye ve kardeşi Mekke’de kandırılarak katledildiği zaman gökten bir münâdî: ‘Emîriniz felancadır’ diye nidâ eder ki, işte o, yeryüzünü hak ve adâletle dolduracak olan Meh dî (Aleyhi’r-Rıdvân)dır.” (Nuʽaym ibn-i Hammâd, Berzencî, el-İşâʽa, sh:239, Ali el-Müttakî, Kitâbu’l-Burhân fî alâmâti Mehdiyyi âhiri’z-zemân, no:11, 2/521)

       Burada geçen Nefs-i Zekiyye, Abbâsî halîfesi Mansur’un amcası tarafından katledilen Nefs-i Zekiyye’den farklı bir kişidir.

       O, Hazret-i Hasen (Radıyallâhu Anh)ın oğlu Hasen-i Müsennâ’nın oğlu Abdullâh-i Mahz’ ın oğlu olan Muhammedü’n-Nefsü’z-Zekiyye’dir ki, Medîne ehli onun hilâfetine bîat etmiştir.

       Kendisi Medîne’de, kardeşi İbrâhîm ibn-i Abdillâh ise Irak’ta şehid edilmiştir. Babaları ise hapiste ölmüştür. (Berzencî, el-İşâʽa li eşrâti’s-sâʽ ah, sh:239, 240)   

       Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân) hakkında gökten nidâ geleceği husûsundaki rivâyetlerin bâzısında ramazan, bir kısmında zilhicce, diğer bir kısmında muharrem kaydının bulunması, bâzısında da zaman belirtilmemesi arasında bir çelişki yoktur.

       Çünkü farklı hususlardaki nidâların farklı zamanlarda tekerrür etmesine bir mâni yoktur. (Berzencî, el-İşâʽa li eşrâti’s-sâʽah, sh:247)

         (Bu bapta geçen diğer rivâyetlerin kaynakları için bakınız: İbn-i Hacer el-Heytemî, el-Kavlü’l-muhtasar fî alâmâti’l-Mehdiyyi’l-müntezar, sh:28, 39, 42, 47, 48, 49, 50, 57, 66, 67, Berzencî, el-İşâʽa li eşrâti’s-sâʽah, sh:199-202)

KULLANICI YORUMLARI
  • İlk Yorum Yapan Siz Olun!
YORUM YAZ