İmâm-ı Safûrî (Rahimehullâh) gibi ulemadan rivâyet olunduğuna göre: “Her kim Zülhıcce’nin sonunda (19 Ağustos Çarşamba günü güneş batmadan önce) 3 kere:
‘Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla! Ey Allâh! Senin râzı olmayıp beni nehyettiğin şeylerden bu sene her ne yaptıysam, ben onların bir kısmını unuttum, Sen ise hiçbirini unutmadın. Üstelik bana cezâ vermeye kâdirken mühlet verdin ve ben Sana karşı gelme cüreti göstermişken beni tevbeye dâvet ettin.
Ey Allâh! Ben bütün bunlardan dolayı Senden mağfiret diliyorum. Beni bağışla. Ey kerem sâhibi! Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Senin râzı olup bana sevap vaad ettiğin hangi amelleri bu sen işlediysem, Senden dilerim ki onları kabul edesin ve Senden ümidimi kesmeyesin. Ey kerem sâhibi! Kabûl eyle. Efendimiz Muhammed’e ve âl-i ashâbına salât-ü selâm eyle. Âmîne!’ derse, şeytan: ‘Biz, bir sene yorulup bu günahları işletmek için bunca zahmet çektik, o ise bir anda hepsini sildirdi.’ Deyip yüzüne toprak saçarak kaçar.” (es-Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/156; Mâü’l-‘Ayneyn, Na’tü’l-bidâyât, sh:165-166; ed-Diyarbî, el-Mücerrebât, sh:71; Hasen el-‘Adevî, en-Nefehâtü’n-Nebeviyye, fi’l-vezâifi’l-‘âşûriyye, sh:69; ‘Abdulhamîd Kuds, Kenzü’n-necâh ve’s-sürûr, sh:298-299)