Bunca ümmet arasından bizlere bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni bahşeden Allâh-u Te‘âlâ’ya ziyâdesiyle hamd-ü senâ eder, bütün bu fazîletlerin yegâne vesîlesi olan Muhammed Mustafâ (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beyti’ne ve sahâbesine de bilâ hudûd salât-ü selâm ederim.
Bilindiği üzere; Kadir Gecesi’nin fazîleti ve onda yapılan ibâdetlerin bin ayda yapılandan daha hayırlı olduğu Kur’ân-ı Kerîm’de inzâl buyrulan müstakil bir sûre ile beyân edilmektedir. Zâten hâl böyle olmasaydı birçok bidat ehli İlâhiyatçı diğer geceleri reddettikleri gibi bu gecenin fazîletini de kabûl etmeyecekti. Ancak bu husus Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça beyân edildiği için kimisi kâfirliğini gizlemek üzere, kimisi de insâfa gelerek bu geceyi reddedememektedir.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen:
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «أَعْمَارُ أُمَّت۪ي مَا بَيْنَ السِّتّ۪ينَ إِلَى السَّبْع۪ينَ، وَأَقَلُّهُمْ مَنْ يَجُوزُ ذٰلِكَ.»
“Ümmetimin ömürleri altmış ile yetmişe varan müddet arasıdır, onların pek azı o yaşı geçebilecektir.” (et-Tirmizî, es-Sünen, rakam:3550, 5/553; İbnü Mâce, es-Sünen, rakam:4236, 2/1415; İbnü Hibbân, es-Sahîh, rakam:2980, 7/246) hadîs-i şerîfinden anlaşıldığı üzere; bu ümmetten bir insan ömrü ortalama altmış-yetmiş sene olduğuna göre ve insanın büluğ çağına kadarki dönemini çocukluk, ondan sonrasını otuza kadar gençlik çağındaki delilik ve cehâlet, o yaştan sonraki vakitlerini ise çoluk-çocuk geçindirme derdi ile tükettiğini kabûl ettiğimizde, bir de yaşaması için elzem olan yeme-içme ve istirahat gibi ihtiyaçlarını temîn etmeye harcaması gereken vakitleri düştüğümüzde bir kulun, ömründen birkaç senenin tamâmını, hattâ birkaç ayın tüm vakitlerini bile Allâh-u Te‘âlâ’yı râzı edecek sâlih amellere sarf edemeyeceğini kolayca anlarız.
İşte kendi ümmetinin diğer ümmetlerin ömrüne göre daha az yaşayacağı Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem)e bildirilince bundan dolayı çok üzülmüş, Allâh-u Te‘âlâ da ona bir ikrâm olmak üzere seksen üç sene dört aya tekābül eden bin aydan daha hayırlı bir gece olan Kadir Gecesi’ni ümmetine bahşetmiştir.
Nitekim büyük müctehid İmâm-ı Mâlik (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)ın rivâyetine göre:
عَنْ مَالِكٍ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ يَقُولُ: «إِنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أُرِيَ أَعْمَارَ النَّاسِ قَبْلَهُ أَوْ مَا شَاءَ اللّٰهُ مِنْ ذٰلِكَ، فَكَأَنَّهُ تَقَاصَرَ أَعْمَارَ أُمَّتِهِ أَنْ لاَ يَبْلُغُوا مِنَ الْعَمَلِ مِثْلَ الَّذ۪ي بَلَغَ غَيْرُهُمْ ف۪ي طُولِ الْعُمْرِ، فَأَعْطَاهُ اللّٰهُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ خَيْرًا مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ.»
“Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e kendisinden önce geçen insanların uzun ömürlerinden Allâh-u Te‘âlâ’nın göstermeyi dilediği bâzı kısımlar arz edilince kendi ümmetinin ömürlerinin çok kısa olduğunu düşünerek diğerlerinin uzun ömür içerisinde ulaştıkları ecirlere ümmetinin ulaşamayacağı endişesine düşmüş, işte bunun üzerine Allâh-u Te‘âlâ ona bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’ni vermiştir.” (Mâlik ibnü Enes, el-Muvatta’, rakam:335, 3/462)
Bu noktada iyi düşündüğümüzde yetmiş sene yaşayan bir Müslüman’ın on yaşından sonra aklı başında olarak idrâk edeceği Kadir Gecesi sayısının altmış olacağı ve bu altmış gece bin ile çarpıldığında bu sayının beş bin seneye tekābül edeceği gerçeği ortaya çıkar.
Bu da Allâh-u Te‘âlâ’nın Nûh ve Şu‘ayb (Aleyhimesselâm)ın binlerce sene süren mübârek ömürlerinden daha ziyâde bir zaman dilimini ibâdetle ihyâ etmenin sevâbını, bu ümmetin her bir ferdine bahşetmesi anlamına gelmektedir.
Daha da ilerisini düşünürsek; Ömer ibni’l-Hattâb (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)dan rivâyet edilen:
عَنْ عُمَرَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ: «اَلدُّنْيَا سَبْعَةُ اٰلَافِ سَنَةٍ.»
“Dünyâ(nın ömrü) yedi bin senedir.” (el-Hakîmü’t-Tirmizî, Nevâdiru’l-usûl, 2/36; İbnü Ebi’d-Dünyâ, ez-Zühd, rakam: 374, sh:170; Aynı mlf., Zemmü’d-dünyâ, rakam:247, sh:116; Aynı mlf., Muhâsebetü’n-nefs, rakam:102, sh:120; ed-Dînevrî, el-Mücâlese, rakam:917, 3/278; ‘Alî el-Kārî, Mirkātü’l-mefâtîh, rakam:5514, 8/3499; el-Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, rakam:6758, 3/547; es-Süyûtî, Câmi‘u’l-ehâdîs, rakam:23504, 21/278; ‘Alî el-Müttakî, Kenzü’l-‘ummâl, rakam:16459, 6/444) hadîsine göre hemen hemen dünyânın ömrüne yakın bir zamânı ibâdetle geçirme nîmetinin bu ümmetten herhangi bir kişiye lütfedilmesi mânâsı taşımaktadır.
Lâkin burada en mühim mesele; Kadir Gecesi’nin tâyini husûsunda ulemânın birçok kaviller üzere ihtilâf etmiş olmasıdır.
Tabî ki onların bu ihtilâfı kendi ictihadlarından kaynaklanmayıp, ancak Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’den bu hususta sahîh senedlerle vârid olan farklı hadîs-i şerîfler bulunduğu içindir.
Hattâ İbnü Hacer (Rahimehullâh) bu hususta kırktan fazla kavil zikretmiştir ki Ramazân-ı Şerîf geceleri otuzu geçmeyeceğine göre bu kavillerin otuzdan fazla olması diğer bâzı ulemânın Kadir Gecesi’nin Ramazân-ı Şerîf dışında olabileceği konusundaki görüşlerinden nâşî olsa gerektir. (İbnü Hacer el-‘Askalânî, Fethu’l-Bârî, 4/262)
Bundan dolayıdır ki İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe (Rahimehullâh) (fıkhî hükümlerin terettübü bakımından) Kadir Gecesi’nin senenin tümünde olabileceğini söylemiş ve (meselâ Ramazan’ın on beşinden sonra) kölesini âzâd etmeyi veyâ karısını boşamayı Kadir Gecesi’ne ulaşmaya bağlayan kişi hakkında:
“Onun söylediği senenin Kadir Gecesi ilk yarıda olup, bir dahaki sene ise ikinci yarıda olabilir ihtimâline binâen bir daha senenin Ramazan’ı bitmedikçe kölesi âzâd olmaz.
Eşi hakkında da talâk vâki olmaz.” demiştir ki fetvâ da bu kavil (söz ve görüş) üzeredir. (İbnü ‘Âbidin, Reddü’l-muhtâr, 2/452; Şeyh Nizâm ve Heyet, el-Fetâve’l-Hindiyye, 1/366; Bedruddîn Muhammed eş-Şiblî, Tesqîfü’l-esinne, sh:140)
Hâl böyle olunca Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)in bile vefât edene kadar her sene ilk başta Ramazan’ın diğer on gecelerinde, daha sonra Cibrîl (Aleyhisselâm)ın uyarmasıyla son on gecesinde aradığı hattâ vefât edeceği sene son yirmi gecesinde mescid-i şerîfe kapanıp evlerine hiç gitmediği ve eşleriyle hiç görüşmeyerek Kadir Gecesi’ne kavuşma niyetiyle sürekli ibâdette bulunduğu böyle bir geceyi bizim gibi ömrü kısa ve sermâyesi kıt kişilerin nasıl idrâk edip ihyâ edeceğimiz çok büyük önem arz etmektedir.
Bundan dolayı ümmetine çok acıyan Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem) Efendimiz diğer bâzı sâlih ameller zikredip onların herhangi bir gecede veyâ günde yapılması hâlinde Kadir Gecesi’ne ulaşıp onu ibâdetle ihyâ etmenin sevâbına denk olacağını beyân etmiş ve bu sûretle bizleri Allâh-u Te‘âlâ’nın çok büyük lütuflarından haberdâr etmiştir.
Tabî ki Ramazân-ı Şerîf ayının on yedinci gecesi, on dokuzuncu gecesi özellikle son on gecelerinin tek geceleri, çift gecelerden özellikle yirmi dördüncü gecesi ve bâhusus ümmetin genel kabûlüne mazhar olan yirmi yedinci gecesi gibi Kadir Gecesi olduğu kuvvetle umulan ve her biri hakkında sahîh hadîs-i şerîfler vârid olan bu gecelerde ve günlerinde bu risâlede zikredilen amellerin yapılması müstehablık bakımından daha ziyâde kuvvet kazanmaktadır.
Zîrâ başka zamanda yapıldığında bile Kadir Gecesi’nde yapılmış gibi ecir kazandıran hattâ bâzısı hakkında “Kadir Gecesi’nin tümünü ihyâya denk olur.” buyrulan amellerin, bir de Kadir Gecesi’nde yapılmış olduğunu düşündüğümüzde fazîletlerinin ne kadar katlanacağını hiçbir hesap makinesinin ihsâ edemeyeceğini idrakte hiç kimse güçlük çekmez.
İşte bu risâlede biz sizlere bu amellere dâir mûteber eserlerde bulabildiğimiz bütün zikirleri, namazları ve Kur’ân-ı Kerîm’den okunacak sûreleri tek tek beyân etmeye çalıştık.
Dolayısıyla bu eserde biz sizlere ilk önce Kadir Gecesi’ni ihyâ etmenin ne kadar önemli olduğunu beyâna çalıştık.
Zîrâ Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عَنْ أَب۪ي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «... ف۪يهِ لَيْلَةٌ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ، مَنْ حُرِمَ خَيْرَهَا فَقَدْ حُرِمَ.»
“O (Ramazân-ı Şerîf ayı)nda öyle bir gece vardır ki o (Kadir Gecesi Ramazan’ın dışındaki aylar îtibârıyla) bin aydan daha hayırlıdır. Kim o gecenin hayrından mahrum olursa, işte o kişi gerçekten (bütün hayırlardan) mahrum olmuştur.” (en-Nesâî, es-Sünen, es-Sıyâm:5, rakam:2106, 4/129; Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, rakam:8991, 14/541; İbnü Ebî Şeybe, el-Musannef, rakam:8959, 3/1)
Böylece kitabımız iki bölümden derlenmiş olup birinci bölüm “Kadir Gecesi’ni İhyâ Etmenin Ehemmiyeti” başlığı altında kaydedilmiş, ikinci bölüm ise “Kadir Gecesi’ni İhyâ Sevâbı Kazandıracak Sâlih Ameller” ismi altında sizlerin istifâdesine arz edilmiştir.
Allâh-u Te‘âlâ yaşadığımız hayat boyunca cümlemizi Ehl-i Sünnet îtikādından zerre kadar inhırâf etmemek kaydıyla her sene Kadir Gecesi’ne muvâfakata ve o mübârek mevsimi ihyâ etmeye muvaffak eylesin. Âmîn!
Ayrıca Yüce Rabbimiz cümlemizi Kadir Gecesi’ni ihyâ sevâbı kazandıracak amellere dâir bu eserde yazılan sâlih amellerin tümünü işlemeye muvaffak buyurarak fazîletli amellerden başka hiçbir şeyin en ufak bir fayda temin edemeyeceği kıyâmet gününde âhiret zenginlerinden olmayı ve azaplardan emîn olan kimseler arasında haşrolabilmeyi her birerlerimize lütfeylesin. Âmîn!