Allâhu Te‘âlâ istiğfara devam eden kimsenin her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her kederi için bir ferahlık sağlar ve onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır" buyuran Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in ve sabreden, sadakat gösteren, duaya devam eden, hayır yollarına infak eden ve
seherlerde istiğfar eden ali eshabının üzerine olsun.
Şu bir gerçektir ki insan, tabiatı gereği yorgun ve bıkkın bir varlıktır. O halde Allâhu Te‘âlâ'ya duada bulunurken ve O'nu zikrederken yorgunluk haddine varmaktan sakınmak gerekir.
Allâhu Te‘âlâ'ya ulaşmak isteyen insan dualar ve zikirler arasından, devam edebilmesi mümkün olan kadarını seçmeli ve bunlar içerisinden durumuna en uygun düşen, kalbini en çok yumuşatan ve diline en hafif gelenleri ezberlemelidir.
Zira kesintiye uğrayan çoktansa, kendisine devam edilen az, kalpte tesir bakımından daha kuvvetlidir. Az ve sürekli olan zikrin durumu, yağmur damlalarına benzer.
Nitekim bu damlalar sert bir taşın üzerine sürekli damladıklarında onda bile çukur açarlar. Ama bir defada ya da aralarında uzun zaman bulunan farklı kerelerde dökülen çok su bir tesir bırakmaz.
O halde salikler bu eserde zikredilen istiğfarlara, özellikle de Hasan-ı Basri (Radıyallahu Anh)a mensup "İstiğfaratı Münkıze" diye bilinen ve müstakil bir risale olarak tabettiğimiz istiğfarlara haftada bir hatim şeklinde de olsa devam etmeleri halinde maddi ve manevi birçok faydalara ve feyizlere nail olacak, bir o kadar da bela ve musibetten kurtulacaklardır.
İane ve tevfik (yardım etmek ve muvaffak kılmak) ancak Allâhu Te‘âlâ'dandır.