MENÜ

RESÂİL-İ AHMEDİYYE

Fakirliğe ve Zenginliğe Sebep Olacak Hâller ve Ameller
Fakirliğe ve Zenginliğe Sebep Olacak Hâller ve Ameller

Bütün hamdler Yüce Zâtı hakkında:

اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ 

“Şüphesiz ki Allâh; (rızka muhtaç olan her canlıyı rızıklandıran) Razzâk da, (eşsiz güç ve) kuvvet sâhibi de, (hiçbir işinde Kendisine en ufak bir zorluk ârız olmayacak şekilde sonsuz kudret sâhibi olan) Metîn de ancak O’dur.” (ez-Zâriyât Sûresi:58) buyuran Allâh-u Te‘âlâ’ya mahsustur.

Hududsuz salât-ü selâmlar Mu‘âviye (Radıyallâhu Te‘âlâ Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîflerinde:

عَنْ مُعَاوِيَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ
صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَاللّٰهُ الْمُعْط۪ي وَأَنَا الْقَاسِمُ.

“Veren ancak Allâh’tır, taksim eden ise benim.” (el-Buhârî, es-Sahîh, rakam:3116, 4/85) buyuran Rasûlüllâh (Sallellâhu Te‘âlâ Aleyhi ve Sellem)in, Ehl-i Beyti’nin ve sahâbesinin üzerine olsun.

Şu bilinsin ki; yaşadığımız günlerde (2022 yılında) maddî kriz ve geçim sıkıntısı haddini aşmıştır.

Çünkü Allâh-u Te‘âlâ insanların mâneviyâta, cemâatle namaza ve haramlardan sakınmaya önem vermemesinin peşin azâbını âhiretten önce dünyâda kendilerine tattırmayı murâd etmiştir.

Ama bu da Müslüman kulların hayrınadır, zîrâ Allâh-u Te‘âlâ onların ebedî azâba düşmeden önce günahlardan dönmelerini dilemektedir. Nitekim:

وَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنَ الْعَذَابِ الْاَدْنٰى دُونَ الْعَذَابِ الْاَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ 

“Andolsun ki; elbette Biz o en büyük (kıyâmet gününün) âzâb(ın)dan önce (kıtlık, kuraklık, öldürülme ve esir düşme gibi) o en yakın azaptan bir kısmını muhakkak onlara tattıracağız. Tâ ki onlar(dan sağ kalanlar kâfirlikten) dönsünler.” (es-Secde Sûresi:21) kavl-i şerîfi bu hakîkati nâtıktır.

Zâten Allâh-u Te‘âlâ maddî-mânevî tüm bereketleri îmân ve takvâya bağlamış, aksi takdirde kulları her anlamda kıtlıklarla ve bereketsizliklerle cezâlandıracağını açıklamıştır.

Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmuştur:

 وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰٓى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ
وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 

“Eğer o (peygamberlerin tebliğine muhâtap olan) memleketlerin halkı (kâfir olup isyân edeceklerine) gerçekten îmân etseler ve (günahlardan) hakkıyla sakınsalardı, elbette onlar üzerine gökten ve yerden (gelecek yağmur ve rızık gibi) nice bereket (hazîne)leri(ni) açardık.

Velâkin onlar (peygamberlerini ısrarla) yalanladılar, Biz de sürekli kazanmakta bulunmuş oldukları (inkâr ve isyân gibi kötü) şeyler sebebiyle onları yakalayıverdik.” (el-E‘râf Sûresi:96)

İşte bu âyet-i kerîmesinde Yüce Rabbimiz kullarını bereketlerden mahrûm etmesinin en büyük sebebinin, onların tekzîb ve inkârı ve takvâya riâyetsizlikleri olduğunu beyân etmiştir.

Diğer bir âyet-i kerîmede ise:

 وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًاۙ 

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ 

“Her kim Allâh’tan hakkıyla sakınırsa (haramlardan sakınma husûsunda da takvâyı gözetirse) O (Allâh-u Te‘âlâ) ona (dünyânın şüphelerinden, ölümün şiddetlerinden ve kıyâmet gününün zorluklarından) bir çıkış nasîb eder.

Üstelik hiç hesap etmemekte olduğu bir taraftan da onu rızıklandırır.” (et-Talâk Suresi:2-3’den) buyurarak takvâya riâyet eden kimseye bütün rızık kapılarını açacağını açıkça beyân etmiştir.

Artık bize düşen vazîfe; Ehl-i Sünnet ulemâsının görüşleri üzere îtikādı tashîhden (inancımızı düzelttikten) sonra, fıkıh ulemâsının beyanları vechile; emirleri tutup yasaklardan sakınmak sûretiyle takvâya riâyet etmektir.

Zâten bunlar yapıldığında rızık, bolluk ve bereket hiç zahmet çekmeden kendiliğinden gelecektir.

Yaşadığımız günlerde insanların maddî sıkıntıları haddini aştığından dolayı biz bu konuda bir eser derlemeyi ve ilk başta Müslüman kardeşlerimize fakirlik ve zenginlik sebeplerini âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden ayrıca meşâyih-ı kirâmın beyanlarından cemederek arz etmeyi murâd ettik.

Zîrâ bundan sonra neşretmeyi düşündüğümüz “Rızık Bolluğu ve Zenginlik İçin Okunacaklar” isimli eserimizden önce bu kitabın sizlerin istifâdesine arz edilmesi daha uygun görülmüştür.

Aksi takdirde ne kadar duâ ve zikir yapsanız da bu eserdeki fakirlik sebeplerinden sakınmazsanız yâhut zenginliği celbedecek amellere başvurmazsanız okuyacağınız tüm duâ ve zikirler, anbardaki deliği tıkatmadan içine tâne toplamanıza ve boşuna zahmet çekmenize sebep olacaktır.

O hâlde biz, üstâdımız Hacı Mahmûd Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin “Mesnevî”den naklederek sıkça okuduğu:

اَوَّلْ اَىْ جَانْ دَفْعِ شَرِّ مُوشْ كُنْ

وَانْگَهِی دَرْ جَمْعِ گَنْدُمْ كُوشْ کُنْ

“Evvel ey cân def‘-i şerr-i mûş gün,
Vân gehî der cem‘i gendum kûş gün.

Ey can(ım kardeşim)! Önce fârenin şerrini
def et(mek için tedbir al),
Sonra (ambarın içine) buğday toplamaya gayretli ol.”

(Mevlânâ, Mesnevî-i Ma‘nevî, birinci defter, beyt rakamı:380) beytinde buyrulduğu üzere; ilk başta bu kitapta yazılanlarla amel ederek fakirlik sebeplerini ortadan kaldıracağız, sonra bu kitapta zikredilen zenginliği celbedecek sâlih amellerle meşgul olacağız.

Daha sonra ise inşâallâh bundan kısa bir zaman sonra neşredeceğimiz “Rızık Bolluğu ve Zenginlik İçin Okunacaklar” isimli kitabımızda zikredilen duâlarla ve zikirlerle meşgul olacağız.

Allâh-u Te‘âlâ cümlemizi bu yazılanlarla amel etmeye muvaffak eyleyerek dârayn saâdetine ve iki cihan zenginliğine kavuştursun. Âmîn! 

SATIN AL
Detaylar
YAYIN TARİHİ : 08 Ağustos 2022
ISBN : 978-605-73782-8-6
BASKI SAYISI : 1. Baskı
DİL : Türkçe
SAYFA SAYISI : 351
CİLT TİPİ : Karton Kapak
KAĞIT CİNSİ : -
BOYUT : 23,5 x 16,5 cm
ÖNERİLEN KİTAPLAR