İki Gecedir Üzüntümüzden Uykudan ve Yemekten Kesildik Ama Bu İş Suriye'de Durmaz! Siyonizm’in Hedefi Antakya (Hatay)'dır!

Günlerdir zarûret miktârı yiyip içebiliyoruz. Bir önceki sohbette söylediğimiz gibi; “Keyfimiz kaçtı”. Askerimiz ve vatanımız adına çok endişe duyuyoruz. Dâimâ duâ ediyoruz. Anlaşılan siyonizm öyle tuzaklar kurmuş ki; Putin de, Trump da bunun etkisinden çıkamıyorlar ve netîcede siyonizmin ‘Arz-ı Mev‘ûd ve BOP projesi kademe kademe yürürlüğe sokuluyor, onun için milyonlarca Müslüman yurtlarından ediliyor.

Burada figürlere takılmayıp siyonzimin niyetini okumak ve ona göre basîretli olmak gerekir. Aksi takdirde bu iş İdlip’te durmaz. Nihâî hedef; Türkiye’den de yirmi vilâyetin içinde bulunduğu vaadedilen topraklar projesidir ve bu işin bir sonraki durağı Antakya (Hatay) topraklarıdır.

Zîrâ Benî İsrâil’in bütün zâferlerine sebep olan ‘Tâbût-u Sekîne’nin buradaki bir mağarada mahfî (gizli) olduğu rivâyet olunduğundan onlar mutlaka bu Sekîne Tâbûtuna ulaşma ve Antakya'yla ilgili diğer rivâyetleri devreye sokma peşindedirler.

Allâh-u Te‘âlâ, siyonizme fırsat vermesin, onlara karşı ordumuzu mansûr ve muzaffer eylesin, sahâda olan tüm askerlerimizi sâlimen, ğanimen âilelerine döndürsün, şehitlerimize de en yüksek dereceler ihsân eylesin, âilelerine sabr-ı cemîl, ecr-i cezîl ile sâlih ameller müyesser eylesin.

Biz Müslümanlara da akıl, fikir, şuûr ihsân eyleyip Rabbimize tövbe etmeye, kul haklarından sıyrılmaya, hak sâhiplerine haklarını iâde ettirmeye ve böylece duâlarımızın kabûlüne engel olan tüm kötü huylardan, rüşvet ve ğulûlden kurtularak müstecâb duâlar yapabilmeye ve en yakın zamanda eserini görerek vatanımızın bölünmesinden, işgâlinden, iç ve dış savaştan emîn olarak yuvalarımızda, mescidlerimizde huzûr üzere ibâdet yapabilmeye ve medreselerimizde ilim tahsîl edip tâlimde bulunabilmeye bizleri muvaffak eylesin.

Ama görülen odur ki; biz Müslümanlar hâlâ kendimizi, kendi nefsimizi levm ederek suçlarımızı ve günahlarımızı îtirâf etmiyoruz. Bu işte benim şerli nefsimin de aksi tesiri var, diğer bütün Müslümanların yaptıkları günahların ve yanlışların da nuhûseti ve şeâmeti üzerimizde dönmektedir.

Tek çâre; Yûnus Aleyhisselâm’ın kavminde olduğu gibi azâbın belirtilerini gördüğümüz şu günlerde tevbe-i nasûh üzere Rabbimize dönerek tövbe namazları kılmak, daha sonra hâcet namazları kılmak, 41 Yâsîn okumak, 4444 Salât-ı tefrîciyyeler okumak, 1000 adet Salâte’n-tüncînâlar okumak ve 450 adet Hasbünallâhu ve ni’me’l-vekîl zikrine devâm etmek sûretiyle Rabbimize tam bir inâbeyle yönelebilmektir.

Allâh-u Te‘âlâ, azâbını, ğazabını üzerimizden refeylesin ve Kur’an okuyan sabîler, emzikteki bebeler, teheccüt kılan dedeler ve nineler hürmetine bizleri bu belâlardan halâs eylesin. Âmîn!