
Åžimdi Sakarya Müftüsü Hasan BaÅŸiÅŸ kendini medyabar ve serbestiyet gibi internet sitelerinde savunmaya kalkmış, savunacağım derken de batırmış. Özellikle Akit de bunu bana cevap mahiyetinde yayınlamış. Åžimdi onun sözlerini tek tek çürüteceÄŸim
Evvela ÅŸunu beyan edeyim ki bu H. BaÅŸiÅŸ evvelce de Accan el-Hadid’den “Seyyidimiz ve mürÅŸidimiz” diye övgüyle bahsederek ortalığı karıştıran ve gazetelerde manÅŸet olan ÅŸahış.
Bu konuda H. BaÅŸiÅŸ: “Gelen kiÅŸi Kuveyt’te Fetva Komisyonu’nda olan biri” demiÅŸ. Oysa o komisyon Vehhâbîlerle dolu, bu kiÅŸinin yakın arkadaşı olan komisyon baÅŸkanı ve Kuveyt Müftüsü Muhammed Tebatebayi ise Suudi Arabistan’daki “Kibâru’l-Ulema Heyeti”nin üyesi.
İşte bunu düÅŸünürseniz zincirleme trafik kazasını daha iyi anlarsınız. Vehhâbî olmayan birini Suud’un Ulema Heyeti’ne hiç alırlar mı?!
H. BaÅŸiÅŸ: “Kendisi Arapların sevdiÄŸi biri.” demiÅŸ. Arapların bir kiÅŸiyi sevmesi Türkiye’nin camilerinde konuÅŸmasına yol vermeyi mi gerektirir?!
Devamla Müftü: “Ben devlet adamıyım. Neyin ne olduÄŸunu bilirim. Biz bilip bilmeden konuÅŸmayız, herkese de konuÅŸma hakkı vermeyiz. 35 yıldır devlette çalışıyorum. Bu imam ülkeye kaçak olarak gelmemiÅŸ.” demiÅŸ.
35 senelik devlet adamlarımızın durumu buysa ört ki ölem, ülkeye normal yoldan gelen herkes için camilere cemaat doldurulup konuÅŸma yapması mı saÄŸlanacak?!
H. BaÅŸiÅŸ: “Camide herhangi bir provokasyon olmadı, herhangi bir sıkıntı olmadı.” demiÅŸ. İlk konuÅŸmada provokasyon olur mu?
Tabi ki bir zaman sonra kendilerine yer edinince o zaman herkes hakikati görecek ama Fetö’de olduÄŸu gibi iÅŸ iÅŸten geçecek.
H. BaÅŸiÅŸ: “Vehhabilik propagandası falan yapılmadı. Türkiye’nin aleyhinde en ufak bir söz söylenmedi.” demiÅŸ.
Adam manyak mı ki Diyanet’in camisinde Müftü’nün yanında ben Vehhâbîyim diyecek ve Türkiye’nin aleyhine konuÅŸacak? Zaten ÅŸu anda onların yapmak istedikleri ÅŸey Türkiye’yi ve CumhurbaÅŸkanımızı methederek kendilerine yer edinmek.
H. BaÅŸiÅŸ: “Ben kendisini tanımam bilmem.” demiÅŸ. Ama öncesinde: “Ben neyin ne olduÄŸunu bilirim. Biz bilip bilmeden konuÅŸmayız, herkese de konuÅŸma hakkı vermeyiz.” demiÅŸti. Hem adamı tanımadığını söylemiÅŸ hem de tanımadığını konuÅŸturmadığını ifade etmiÅŸ. Bu ne yaman çeliÅŸki!
Halbuki onun konuÅŸturduÄŸu Osman el-Hamis birçok İslam ülkesinde konuÅŸması yasak olan biri. Kuveyt’in resmi müftüsünün arkadaşı. Zaten geride dediÄŸim gibi Kuveyt Müftüsü de Vehhâbî. Kuveyt, Vehhâbîler içerisinde en ÅŸiddetli olan bir ülke.
Yemen ulemasından, Suriyeli ve Iraklı büyük ÅŸeyhlerden birçoÄŸu bu adamların faaliyetlerinin sonunun Türkiye’yi karıştırmak, kan ve katliam olacağını bana beyan ettiler ve yetkililere bildirmemi istediler.
Zira milyonlarca Arap kardeÅŸimiz Türkiye’ye sığınmışlar ve Vehhâbîlerin Irak ve Suriye dahil her yerde neler yaptığını görmüÅŸler ÅŸimdi Türkiye’nin de karışmasını nasıl istesinler?
H. BaÅŸiÅŸ bir daha böyle iÅŸler yapmayacağını söyleyebiliyorsa ne âlâ deÄŸilse Accan ve Hamis olaylarından sonra daha ne çanaklar kıracağını izlemeye devam edeceÄŸiz.
Bir iki gün içinde açıklayacağım üzere Suudi Arabistan'da okuyanlara dikkat edilmelidir. Bu hususta birkaç isim daha vereceÄŸim. Diyanet buralarda okuyanlara vazife vermemelidir, bünye içinde varsalar fikirlerini dikkatle inceleyip zararlı gördüklerini tasfiye etmelidir.
Nitekim Hamis Vehhâbîsini konuÅŸturan Sakarya Müftüsü Hasan BaÅŸiÅŸ'in de 1985'te Medine İslam Üniversitesi'nden mezun olduÄŸu dikkate alınacak olursa bu kaidenin doÄŸruluÄŸu daha iyi anlaşılmış olur.
Diyanet’e yaptığımız bu tavsiyenin Fetö hususunda yaptığımız uyarılar gibi manasız kalacağını düÅŸünsem de biz yine “Kaç kere seslendim ama herhalde evde bir canlı yok” beyti fehvâsınca vazifemizi yapıyoruz.