Hedefim hiçbir zaman Başkanımız Sayın Erdoğan olmamıştır. Oda Tv her zaman olduğu gibi “Altı kaval, üstü şeşhâne” deyimince başlığa çektiği konuyu altında nakzeden ifâdelere yer vermiştir.
Nitekim benim kadınların câmiye gelmesiyle ilgili Tayyip Bey’in konuşmasına hiçbir îtirâzım olmamıştır. Zâten hadîs-i şerîfte “Allâh’ın kadın kullarını, Allâh’ın mescidlerinden engellemeyin.” (Müslim, es-Sahîh, es-Salât:30, rakam:1018, 2/32) buyrulmuştur.
Îtirâzım ancak kadının câmi içerisinde erkeklere vaaz etmesi noktasında fetvâ veren bâzı İlâhiyatçılara yöneliktir. Bunun ileride kadının erkeklere imâmetine müncer olabileceği tehlikesini dahî öngörmekteyim.
Nitekim Yaşar Nuri 28 Şubat sürecinde buna bile fetvâ vermişti. Maalesef o gün onu “Ulusalcı” ve “Kemalist” diye tekfir eden bâzı dindarların, bugün “Kur’ân’ın lafzı vahiy değildir ve kıssaları kurgusaldır.” diyerek dalâlette onu bile sollayan Mustafa Öztürk gibileri hayranlıkla izlediklerini taaccüple müşâhede etmekteyiz.
Hamdolsun ki Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu hususta yaptığı dünkü açıklama çok zamânında ve yerinde vâki olarak yüreklerimize bir nebze de olsa su serpmiştir.
Yöneticilerimizin hakkı arayıp bulma gayretinde oldukları bizlerce mahfî olmayıp sıkıntı ancak bâtıl ehlinin o mahfillerde daha ziyâde söz hakkına sâhip olmaları cihetinden neş’et etmektedir.