Mahmud Efendi Kuddise Sirruhû Hazretleri’mizin mahdûmu Ahmet USTAOSMANOĞLU Hocaefendi, Seyfettin İNANÇ Hocaefendi ile birlikte dün gece bu fakîrin hânesini şereflendirerek arada bir ihtilâf varmış gibi görünen husûslara açıklık getirmek istediler.
Ahmet Hocaefendi bana: “Evvelce râbıta hakkında birlikte karar almışken yeniden bu konuya niçin girme ihtiyâcı hissetin?” diye sorunca ben kendisine: “Sağdan soldan gelen mesajlarda bâzılarının insanın gönlü kime meylederse ona râbıta edebileceği konusunu dillendirdiklerini çokça duyunca “Râbıtanın, Efendi Hazretleri Kuddise Sirruhû’na devâm etmesi konusunda bir açıklamada bulundum ki bu konuşma önceki açıklamalarımın ve sizin de îlân ettiğiniz karârın bir şerhi mesâbesinde olduğunu düşündüğüm için tekrar size sorma lüzûmu hissetmedim. Zâten bu sohbet; hazırlanmış kasıtlı bir açıklama değildi. Başka konulardan sohbet yaparken arada âniden gelişen beyânlardan ibâretti ama siz bu söze îtibâr edilmemeli mâhiyetinde bir yazı kaleme aldınız, bunu neden yaptınız?” dedim.
Onlar da Ahmet Hocamıza telefon açanlar “Cübbeli Hoca, Hasan Efendi’yi kabûl etmediğini, heyeti tanımadığını ve başkalarıyla toplanıp yeni kararlar aldığını açıklayan bir konuşma yaptı.” Demişler. Ahmet Hocamız da bunlardan etkilenerek böyle bir yazı kaleme almayı uygun gördü ama içi rahat etmeyerek birlik berâberliğin devâmı için “Cübbeli Hoca’ya gidelim! Bu konuları soralım!” dedi, biz de size geldik” dediler.
Ben de kendilerine: “Ben önce birşey söyleyip de sonra da başkaları gibi laf döndürecek tînette bir adam değilim.” dedim. “Râbıta konusunda karar aldık” sözüm ise Efendi Hazretleri’yle bu husûsta karar aldık mânâsına gelmektedir. Zâten sohbetimi dinleyenler en az iki yerde bu kararın Efendi’yle alındığını söylediğimi duyacaklardır. Dolayısıyla ben ilk başta heyete gidip râbıta konusunda şâhitliğimi beyân ederek onlarla birlikte aldığımız kararın îzâhı mâhiyetinde bu konuşmayı yaptım, yoksa bu husûsta başka kimselerle oturup karar almam nasıl düşünülebilir.
Benim: “Bu konuyu hiçbir heyet bozamaz” sözümden Büyük Heyet’le ilgili çıkarılan mânâ tamamen asılsızdır. Zîrâ konuşmamda: “Bir konuda Efendi Hazretleri’nin bir beyânı varsa onun üzerine söz konuşma hakkı kimsede yoktur” sözü açıkça yer almaktadır.
Zâten bunu iddiâ eden bir heyet de yoktur diye düşündüğüm ve bildiğim için bu mealde konuştum.” şeklinde îzâhlar yaptım. Artık bu sözden ben İsmailağa Heyeti’ni tanımıyorum mânâsını çıkaranlar kesinlikle kötü niyettedir. Onlar da: “Demek ki aramızda ihtilâf yoktur, biz de aynı görüşteyiz ama senin konuşma tarzından dolayı yanlış anlayanlar veya anlamak isteyenler olmuş, arayı bozmak için de Ahmet Hocamıza telefonlar ederek bu meseleyi körüklemişler ama biz bugün gelerek bu işi vuzûha kavuşturmak istedik” dediler. Biz de kendilerine teşekkür ettik.
Bunun hâricinde: ‘bundan sonra bu gibi konularda birbiriyle görüşülmeden, istişâre yapılmadan kimsenin bir konuşma yapmayacağına ve yazı kaleme almayacağına’ dâir sözleştik. Ayrıca bundan sonra Efendi Hazretlerimizin de murâdı üzere: ‘bütün cemaati ve tarîkatı ilgilendiren hayâtî önem taşıyan konularda Heyet’in hâricinde bu yolda emeği geçen önemli bâzı zevât ile istişâre yapılacağı ve bir şûrâ ile hareket edileceği husûsu” da konuşuldu ve bu husûsta sözleşildi.
Ahmet Hocamız bana: “Sen babamın yakınında benden fazla bulundun, görüşlerini biliyorsun, biz senin şâhitliklerinden istifâde ediyoruz, zâten senin hânene gelip tefsîr için babamın senden başkasına izin vermediğini de evvelce söylemiştim. Dolayısıyla bizim sana îtibâr etmediğimize dâir mânâlar çıkaranlar iyi niyetli değildir, bu yüzden fitne çıkarmaya çalışanlara fırsat vermemek için o yazıyı çektik, hepimiz babamın yolunu muhâfazaya çalışalım, bir daha fitnelere mahal vermeyelim” meâlinde sözler sarfetti.
Beş saat kadar süren bu hasbihâl ve bu toplantıda konuşulanların tamâmına Mehmet TALU, Hüseyin Avni KANSIZOĞLU, Hüsamettin VANLIOĞLU, Muhammed YELKENCİ, Mustafa ÖZŞİMŞEKLER, İsmail HÜNERLİCE ve Emre ALTINKUM Hocaefendiler de şâhitlik ettiler.
Allâh-u Teâlâ, Efendi Hazretlerimizin müntesiplerini tefrikaya düşmekten muhâfaza eylesin, fitne çıkarmak isteyenlerin şerrine kifâyet eylesin ve bu kapıda iyi niyetle hizmet edenlerin her birerlerine tevfîkıni refîk eylesin. Âmîn!