Malûmunuz vechile; Ehli Sünnet düşmanı iç ve dış mihraklar tarafından Ehli Sünnet mensûbu câmialar ve bâhusus İsmailağa cemaatimiz bugünlerde büyük saldırılara mâruz kalmış, yetkili yetkisiz bir takım insanlar da maalesef bu değirmene su taşımışlardır. Bunu fırsat bilen bâzı müfsitler de cemaatimizin hocaları arasına bir takım fesat tohumları ekerek meatteessüf kimini kiminin aleyhine konuşturabilmişlerdir.
Ama zarar şahısların kendilerine dönmekle kalmayıp Kur’an ve sünnet hizmetçisi olan bu nezîh yol ehlinin bütünlüğüne dokununca Hüseyin Avni Hocaefendi, Seyfettin Hocaefendi ve Emre Hocaefendi gibi aklıselim sâhibi insanlar bu gidişâtın dînî hizmetlerin zayıflamasına sebebiyet vereceği mülâhazasıyla bu soğuklukların izâlesi için hayırlı istişâreler vermişlerdir.
Bunun neticesinde dâima Ehli Sünnet hizmetlerinin bekâsını, kendi nefsinin isteklerine tercîhi şî‘âr edinmiş olan Cübbeli Ahmet Hocaefendi de gereken her yerde yaptığı üzere, düşmanlara fırsat vermemek ve onları câmiamıza güldürmemek için aynı tavanın balığı olan bir babanın evlatları konumundaki ihvân-ı kirâm arasında ülfet ve muhabbeti yeniden temin etme niyetiyle bu olaylarda da üzerine düşeni yapmayı hiçbir zaman ihmâl etmemiştir.
Dînimizin değişmez esaslarının tebdîl ve tağyîrine yönelik birçok menfî faaliyete yol verilip Ehli Sünnetin hizmetlerinin engellenmeye çalışıldığı bu hassas dönemde artık Ehli Sünnet mensuplarının kendi aralarındaki şahsî meseleleri bir kenara bırakıp Ehli Sünnet akîdesinin Türkiye’den de öte bütün dünyaya neşri için her türlü fedâkarlığı göze almaları gerekmektedir. Aksi takdirde çocuklarımıza ve torunlarımıza sahîh bir akîde bırakamayacak duruma düşmemiz ve maalesef bizlerin nefsânî hırs ve ihtirasları yüzünden onların da ilimsiz ve şuursuz yaşayıp ölme tehlikesi ile karşılaşmaları kaçınılmaz olacaktır.
Derdi midesi ve boğazı değil de dîni ve îmânı olması gereken biz tasavvuf mensupları bundan sonra daha büyük sorumluluklar altında olduğumuzu idrâk ederek, artması beklenen hücumlara karşı tevhîd-i sufûfta bulunup, dînimizi ve kutsal dâvâmızı heder etmemek için artık daha hassas davranmalı, hassâsiyetimizi de sadece itikâdımıza ve yolumuza teveccüh eden mânîler karşısında devreye sokmalıyız.
İşte bütün bunlar düşünüldüğünde Cübbeli Hocamızın geçen Salı yaptığı konuşmadaki mânâlar ve gâyeler daha iyi anlaşılacaktır. Bu konuşma, îrâdının hemen akabinde güzel bir semere vermiş ve geçtiğimiz Cuma günü iki seneye yakın süren hasret sona ererek âciz muhib, Âzîz Mahbûbunun atebe-i aliyyesini takbîl ile müşerref olmuştur. Artık hepimize düşen, ittihâd adına atılan bu müsbet adımı desteklemek, fitnecilere fırsat vermeyerek Kıymetli Mürşidimizi sevindirecek tavrı sergilemektir.
İstişâre edildikleri vakit görüşlerine muhalefette bereket bulunan bir takım münâfık tutumlu hasûd müfsid kimselerin, aradaki bürûdetin imtidâdının lüzûmu yönünde fikir beyân etmelerine rağmen Cübbeli Ahmet Hocaefendi’nin birkaç zamandır ortaya koyduğu müsbet tutum ve câmiamız içindeki beraberliği temin hedefine matuf konuşmalar neticesinde maksat hâsıl olmuş, nihayetinde bu mübârek ziyâret gerçekleşerek aradaki buzlar erimiş ve tarafeynden haklar birbirine helal edilmiştir.
Allâh-ü Te‘âlâ’dan fitnelere fırsat vermemesini, bir daha böyle kırgınlıklar meydana gelmesine sebebiyet verecek esbâbı izâle etmesini ve Efendi Hazretleri’mizin ihvânını ittihâd ve ittifâk içerisinde mahşer sabahına kadar onun yolunu yaşatmaya muvaffak kılmasını niyâz ederiz.
Bu mübârek ziyâret vesîlesiyle, Üstâdımız Hacı Mahmûd Efendi Hazretlerini eskisinden ziyâde sıhhat-u âfiyet içerisinde gördüğümüzü sizlere bildirir ve kendisini gül gibi bakan ve bu uğurda birçok fedâkarlıklar yapan değerli Hacı Annemize ve hizmet ekibine şükranlarımızı arz ederiz.
Cübbeli Ahmet Hocaefendi, Efendi Hazretlerimizi ziyâret öncesi hademe-i kirâm ile sohbet ederken
Muhammet KESKİN Hocaefendi ile görüşürken
Şefik KOCAMAN Hoca ile görüşürken